Publicitade E▼
bakmak (n.)
1.Beslemek, geçindirmek
bakmak (v.)
1.Sağlığa kavuşturmak, iyileştirmek, iyi etmek
2.Bakışı bir şey üzerine çevirmek
bakmak
1.Beslemek, geçindirmek
Publicidade ▼
bakmak
...-e açılmak, ...-e bakmak, araştırmak, başında beklemek, beklemek, belirtileri olmak, dikkatle izlemek, geçindirmek, görmek, göz altında tutmak, göz atmak, gözden geçirmek, göz gezdirmek, gözkulak olmak, göz kulak olmak, gözlemek, ilgilenmek, iyice incelemek, izlemek, kontrol altında tutmak, kontrol etmek, korumak
bakmak (v.)
...-imiş gibi görmek, analık babalık etmek, anlamak, ayarlamak, bakıp beslemek, bakıp büyütmek, desteklemek, doğruluğunu araştırmak, düşünmek, eğitmek, geçindirmek, getirmek, görmek, gözden geçirmek, göz kulak olmak, ileriye götürmek, ilerlemek, incelemek, kontrol etmek, korumak, sağaltmak, sağlamak, saymak, seyretmek, soruşturmak, tedavi etmek, temin etmek, teşvik etmek, tutmak, vermek, yetiştirmek
Ver também
bakmak (v.)
↘ bakıcı, bakım, bakım masrafı, bakım ve onarım, bekçi, davranış, dikkat, erzak toptancısı, gözaltı, gözetim, gözetleme, güvenlik görevlisi, gıda maddesi toptancısı, hizmet eden kimse, ilgi, izleme, muamele, müteahhit, nezaret, nöbet, özen, sağaltma, sağaltım, sağlama, sınav gözcüsü, tedarik, tedarik etme, tedavi, temin, temin etme, terapi
bakmak
Publicidade ▼
⇨ (hastaya) bakmak • (öyle) düşünmek, ... gözü ile bakmak • ...-den bakmak • ...-e bakmak • ...-e/a yukarıdan bakmak • annesi gibi bakmak • aptal aptal bakmak • aralıktan bakmak • arzu dolu bakmak • ateşine bakmak • aşıkane bakmak • başının çaresine bakmak • dikkatle bakmak • emzirmeden bebek bakmak • etrafına bakmak • falına bakmak • fırlamış gözlerle bakmak • gizlice bakmak • gözlerini dikip bakmak • gözlerini kısarak bakmak • gözünü dikip bakmak • hastaya bakmak • hayran hayran bakmak • hayranlıkla bakmak • kendi işine bakmak • kendine bakmak • keyfine bakmak • kuşkuyla bakmak • müşteriye bakmak • pembe gözlüklerle bakmak • rahatına bakmak • rahatına/keyfine bakmak • sezdirmeden bakmak • tadına bakmak • uzun uzun bakmak • yerine bakmak • yoklayarak bakmak • yüzü ~e bakmak • çocuk bakmak • çocuğa bakmak • öfkeyle bakmak • özenle bakmak • üstünden bakmak • şaşkın şaşkın bakmak • şaşı bakmak • şöyle bir bakmak
bakmak
bakmak
protéger (fr)[Classe]
look after (en)[Classe]
ce qui est dû (fr)[DomaineCollocation]
ce qui est possédé (fr)[DomaineCollocation]
bakmak
andırmak, anımsatmak[Hyper.]
bakmak
bakmak
olmak, sahip olmak, var[Hyper.]
bakım - geçim yolu - maintenance (en)[Dérivé]
bakmak
bakmak
olmak, sahip olmak, var[Hyper.]
bakmak
prendre connaissance du contenu (texte) (fr)[Classe]
suivre des yeux, identifier une écriture (fr)[Classe]
(paper; journal; newspaper), (review) (en)[termes liés]
incelemek, muayene etmek[Hyper.]
skim, skimming (en)[Dérivé]
bakmak (n.)
bakmak (v.)
bakmak (v.)
yardımcı olmak, yardım etmek[Hyper.]
bakmak (v.)
bakmak (v.)
gözlem, gözleme, inceleme, itaat - nöbet - izleyen, izleyici[Dérivé]
araştırmak, görmek, öğrenmeye çalışmak[Domaine]
bakmak[Analogie]
bakmak (v.)
nöbet - izleyen, izleyici[Dérivé]
bakmak[Domaine]
bakmak (v.)
bakmak[Hyper.]
dide, göz - göz yuvarı - eye (en) - eye (en)[Dérivé]
bakmak (v.)
bakmak, eğitmek, yetiştirmek[Hyper.]
bakmak (v.)
bakmak (v.)
~de olmak, bulunmak, durmak[Hyper.]
overlook (en)[Dérivé]
bakmak (v.)
bakmak[Hyper.]
bakmak (v.)
bakmak[Hyper.]
hastabakıcılık, hemşirelik - nursing (en) - hastabakıcı, hemşire[Dérivé]
bakmak (v.)
bakmak (v.)
bakmak (v.)
seyretmek[Hyper.]
nöbet - görüş, manzara - görünüş, manzara, panorama - görüş mesafesi - seer (en) - izleyen, izleyici - viewable (en)[Dérivé]
görmek, öğrenmeye çalışmak[Domaine]
bakmak (v.)
incelemek, muayene etmek[Hyper.]
bakmak (v.)
bakmak (v.)
uzatmak[Classe]
keep up; maintain (en)[ClasseHyper.]
bakmak (v.)
look after (en)[ClasseHyper.]
bekçilik etmek, beklemek, göz kulak olmak, gözlemek[Hyper.]
bakmak[Analogie]
bakmak (v.)
faire passer qqch de soi à qqch ou qqn d'autre (fr)[Classe...]
munir, donner qqch d'utile (fr)[ClasseHyper.]
bakmak (v.)
yetiştirme - nurture, raising, rearing (en) - soy - anne, baba, evlât edinmiş kimse - aile, kök, köken, nesep, nesil, soy - annelik, babalık[Dérivé]
büyümek[Cause]
bring, land (en)[Analogie]
bakmak (v.)
bakmak[Hyper.]
uzun uzun bakış[Dérivé]
bakmak (v.)
view; look; see (en)[Classe]
bakmak (v.)
regarder (fr)[Classe]
(dide), (spectacles'ın kısa şekli; gözlük(ler); gözlük)[termes liés]
bakma, bakış - izleyen, izleyici[Dérivé]
görmek, öğrenmeye çalışmak[Domaine]
Conteùdo de sensagent
calculado em 0,031s