Publicitade E▼
durum (n.)
1.Benim yerimde olsan sen ne yapardın?
2.Geçtiğimiz yüzyılda İngiltere'de politik durum çok değişti.
3.Bir zaman kesiti içinde bir şeyi belirleyen şartların hepsi, vaziyet, hal, keyfiyet, mevki, pozisyon
4.Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri
5.Bir şeyin içinde bulunduğu şartları veya taşıdığı niteliklerin bütünü
6.(law) a proceeding (usually by a court) where evidence is taken for the purpose of determining an issue of fact and reaching a decision based on that evidence
Publicidade ▼
Ver também
durum (n.)
Publicidade ▼
⇨ acil durum • altı sakal üstü bıyık(durum) • belli bir durum • bilişsel durum • durum değişikliği • durum değiştirmek • durum komedisi • durum kurtaran • ekonomik durum • elverişsiz durum • en uygun durum • fizyolojik durum • fırtınalı durum • güvenilir durum • güç durum • kritit durum • kuşkulu durum • maddi durum • mali durum • malî durum • medeni durum • müşkül durum • patolojik durum • psikolojik durum • ruhsal durum • sabit durum • tehlikeli durum • uğraşılması gereken iş/durum • zor durum • zor/sıkışık durum • şimdiki durum
⇨ Acil Durum • Acil Durum (film) • Acil durum • Acil durum vericileri • Durum tabanlı çıkarsama • HTTP durum kodları • Postmodern Durum • Postmodern durum • Sonlu Durum Makinası
durum (n.)
durum, hal, keyfiyet, vaziyet[Hyper.]
forma sokmak[Dérivé]
durum (n.)
durum[Hyper.]
durum (n.)
durum[Hyper.]
olmasına neden olmak, yaptırmak[Dérivé]
durum (n.)
durum, vaziyet[Hyper.]
durum (n.)
durum (n.)
durum, vaziyet[Hyper.]
durum (n.)
degree (en)[Classe]
condition sociale d'une personne (fr)[Classe]
(birinin yaptığı şeyler; tavır; tutum; işler; faaliyetler)[termes liés]
mevki, statü[Hyper.]
durum (n.)
yerleştirme; durum; yer[ClasseHyper.]
aktivite, etkinlik, faaliyet, uğraş[Hyper.]
orient (en)[Nominalisation]
yerleşmek - poz vermek, yerleştirmek - emplace (en) - koymak - yerleştirmek - koymak[Dérivé]
durum (n.)
derece, konum, nokta, pozisyon, yer[Hyper.]
poz vermek, yerleştirmek - yerleştirmek - sağ - left (en)[Dérivé]
durum (n.)
alternative (en)[ClasseHyper.]
olay, vaka[Hyper.]
örneklemek, örnek olmak - instantiate (en) - instantiate (en)[Dérivé]
durum (n.)
görev, iş, proje, tasarı[Hyper.]
durum (n.)
aynı zamanda olma; eşzamanlılık[Classe]
situation économique (fr)[Classe]
durum (n.)
durum; hal[ClasseHyper.]
aspect général du corps (fr)[DomainDescrip.]
fitness, physical fitness (en)[Hyper.]
durum (n.)
nitelik, özellik[Hyper.]
durum (n.)
başarma, başarı, üstesinden gelme[Hyper.]
go (en)[Dérivé]
durum (n.)
expression (en)[Classe]
session (en)[Classe]
(dinlemek; kulak vermek)[termes liés]
(evidence; testimony) (en)[termes liés]
jugement d'une affaire (fr)[DomainDescrip.]
procédure judiciaire (fr)[DomaineCollocation]
yasal işlem[Hyper.]
durum (n.)
durum (n.)
durum, hal, keyfiyet, vaziyet[Hyper.]
durum (n.)
durum, hal, keyfiyet, vaziyet[Hyper.]
Conteùdo de sensagent
calculado em 0,047s